İngiltere’nin güney doğu bölgesinde Mans Denizi kıyısında yer alan, deniz ve şehir hayatının iç içe geçtiği Brighton, yılın her döneminde ılıman iklimi, sahili, kafeleri ve restoranları ile çok sayıda tatilcinin rağbet ettiği tatil ve eğlence merkezidir. Londra’ya 1 saat uzaklıktaki şehirde, üniversite ve birçok dil okulu bulunması nedeniyle öğrenci nüfusu oldukça fazladır. Dünyanın en eski su altı müzesi Brighton Saline Centre, liman, marina, saat kulesi ve Royal Pavillion şehrin simgeleri haline gelmiştir. 1740'li ve 1750'li yıllarda Lewes kentinde bulunan "Richard Russell" adli bir doktor, hastalarına Brighton'a gidip orada deniz suyuna girmelerinin doğal bir tedavi olduğunu söyledikten sonra bu durum, denize girme kürü modası haline gelmiştir. Özellikle başkent Londra’nın sakinleri için tatil kenti olarak hızla gelişmiştir. Böylece o zamana kadar balıkçı kenti olan Brighton, 1780'li yıllarda Kral George tipi mimarisi, yeni yapıları ve "teras" adi verilen rezidansları ile dolmaya başlamıştır. 1841'de Londra - Brighton demiryolu hattı yapılıp Brighton garı açılmıştır. Böylece Londra sakinleri günübirlik tatil için Brighton'a gitmeye başlamışlardır. Dolayısıyla Brighton nüfusu oldukça genişlemiştir. 1801 yerleşik nüfus 7000 civarında iken 1901'de bu 120.000 civarına çıkmıştır. 823'de deniz kenarında "Eğlence Rıhtımı" olarak "Samuel Brown" tasarımlara dayanan "Chain Pier" adli bir yapı yapılmıştır. 1823-1896 döneminde çok popüler olan bu yapı, ünlü İngiliz ressamları Turner ve Constable tablolarında da yer almıştır.
Brighton






